Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, yapımı tamamlanan projelerin açılışını gerçekleştirmek ve yeni projelerin temelini atmak üzere Bursa’ya geldi. Soğanlı Millet Bahçesi açılış törenine katılan Bakan Özhaseki’ye, eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank, AK Parti Yerel Yönetimler Genel Başkan Yardımcısı Recep Altepe, Vali Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da eşlik etti. Bakan Özhaseki, açılışta, Fatih Sultan Mehmet’in, ‘Hüner, bir şehir bünyad etmektir. Reaya kalbin abad etmektir’ sözleriyle konuşmasına başlayarak, “Günümüz Türkçesiyle, Fatih Sultan Mehmet Han diyor ki, ‘Elbette bir şehri imar etmek, ihya etmek hünerdir. Ama asıl olan vatandaşın gönlünü kazanmaktır. Onlarla birlikte hareket etmektir.’ Bunun en güzel örneklerinden birisinin Bursa’da verildiğini hep birlikte görüyoruz. Alinur Başkanımızın liderliğinde, Dündar Başkanımın da yıllarca emeği var. Bütün ilçelerde Bursa’mızı ayağa kaldırmak için bir taraftan kentsel dönüşümler yapılıyor, bir taraftan yeşil alanlar arttırılıyor, bir taraftan yaşayan insanların mutluluğunu sağlayabilmek için her türlü fedakarlıktan kaçınılmadan koşturmaya devam ediyoruz. Naçizane bu fakir kardeşiniz de 5 dönem Kayseri’de üst üste seçilerek görev yapmış birisiyim. Az çok belediyeciliği naçizane bildiğimi zannediyorum. Daha sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızın davetiyle Ankara’da ona yol arkadaşlığı yapıyorum. Bu konuda da bakanlık yapıyorum” diye konuştu.
‘ŞEHİRLER CANLI ORGANİZMALAR, ŞEHİRLER YAŞIYOR’
Şehirlerin yaşadığına ve sadece yapılardan ibaret olmadığına dikkat çeken Bakan Özhaseki, “Şunu hepimizin bilmesi lazım. Şehirler canlı organizmalar. Şehirler yaşıyor. Onları taşla topraktan ibaret yapılar olarak görürsek, herhalde hayatta yapacağımız en büyük hata bu olur. Ve şehirlerin üzerine bakım lazım, ihtimam lazım, gayret lazım. İşi, gücü, bütün dünyası şehri ve insanları olacak, insanlar lazım. Şehirlerin hayatı biraz insanoğlunun hayatına da benzer. İnsanoğlu bakımlı olduğu zaman, sıhhatli olduğunda, kendine çeki düzen verdiğinde, nasıl ki gürbüz bir vaziyette yaşarsa, onun da nasıl ki doğarak, daha sonra büyüyen ve gelişen bir yapısı varsa, şehirler de aynen böyle. Eğer bu bakımı siz ihmal ederseniz o şehirler yavaş yavaş gerilemeye başlar. Güzel bir söz var şehircilikte, şehirlerin geleceği o şehirde yaşayan yöneticilerin ufuklarıyla ve uğurlarıyla doğru orantılıdır. Eğer buradaki yöneticiler iyi niyetli insanlarsa. Başta tabii ki mülki idaremiz olmak üzere, yerel yöneticilerimizin tamamı irade aynı şekilde siyasilerde olduğu için onlar, sivil toplum örgütleri, şehirlerini seviyorlar. Bir araya gelip uyum içerisinde onu ileriye taşımak için gayret ediyorlarsa şehirlerin geleceği aydınlık. Değilse, Allah korusun şehirler gerilemeye başlar. Biz büyükşehiriz, kadim şehiriz vesaire diyerek, hiçbirimiz emin vaziyette değiliz. Her an şehirlerimizin üzerinde gözümüzün olması lazım. Her an ihtimam göstermemiz lazım. Her an yeni olayları takip etmemiz lazım. Yani işimiz gücümüz şehrimiz olmalı. Bunun en güzel örneklerini burada görüyoruz. Bundan dolayıdır ki mutluluk duyuyoruz. Gerek Genel Başkan Yardımcılığım döneminde, gerekse eski bakanlığım ve şimdiki bakanlık döneminde, Bursa’dan bize eğer bir teklif gelmişse hiç itiraz ettiğimi ben hatırlamıyorum. Hepsi başımızın üstüne dedik. Ve birlikte bu işleri yapmak için koşturduk” ifadelerini kullandı.
‘KENTSEL DÖNÜŞÜME AYRILAN BÜTÇENİN 2 MİSLİ, ALGI OPERASYONLARI İÇİN AJANSLARA VERİLİYOR’
Konuşmasına CHP’li belediyeleri eleştirerek devam eden Özhaseki, şunları söyledi:
“Yeni bir belediyecilik anlayışı çıktı. 30 senedir bu işin içerisinde olan bir kardeşiniz olarak net söylüyorum, anlamakta güçlük çekiyorum. Koca koca, milyonlarca nüfus olan şehirlerde, ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili gelen arkadaşların hiçbirisinin, biraz önceki anlattığım gibi bir belediyecilik anlayışı, ne yazık ki üzülerek söylüyorum yok. Hizmet tarafında yoklar, temel atmama törenlerinde varlar. Hatta işe takoz olmakta varlar. Ve bir taraftan da öğrendikleri yeni bir şey var, asıl anlamakta güçlük çektiğim de o. Algı belediyeciliği. Yalanlarla devam eden bir sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar. İstanbul’da düşünüyorum şimdi, kentsel dönüşüm için gece gündüz çalışmamız lazım değil mi? Bütün bilim adamları Adalar’daki segmentin kırılacağını ve kentsel dönüşüm yapılması gerektiğini söylüyorlar. Büyük depremden bahsediyorlar. Kentsel dönüşüm için ayrılan bütçe neyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, 2 misli bir para algı operasyonları için ajanslara veriliyor. Yani muhterem başkanımız diyor ki, ‘Ben çok güzel bir adamım. Ben tatile giderim ama siz beni çalışıyor gibi gösterin. Ben hatta buralara sığmam. CHP Genel Başkanı olmalıyım. O da yetmez bana. Cumhurbaşkanı olmalıyım. Alın şu parayı. Basın bana gazı. Devam edeyim, uçayım ben’. Böyle bir anlayışı gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Eğer bunu yaparken, kendi öz parasıyla cebinden vererek, ajanslara ‘Beni övün’ diyorsa nahoş karşılarım ama yine de saygı duyarım. Bana ne, ne yaparsa yapsın derim. Ama belediyenin imkanlarını, millete dönmesi gereken o imkanları dönüp de sizin ajanslara, yandaşlarınıza, büyük meblağlarla ‘Beni övün’ diyerek veriyorsanız, gerçekten anlamakta zorluk çekerim. Ve ben bunun da çok meşru bir iş olduğunu da düşünmüyorum.”
‘DEPREM BÖLGESİNDE MADDİ HASAR 100 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE’
Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatan Bakan Mehmet Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bakanlığımızın adı üstünde, 3 tane isim var. Ağır da bir yükümüz var. Çevre zaten başlı başına bir iş. Aynı zamanda iklim değişikliği ve onun getirdiği sorunları belki birazdan da birkaç cümle de olsa bahsedeceğiz. Bir taraftan da şehircilik meselesi var. Ve bu ağır işler içerisinde, kendimize 2 tane daha hedef belirledik. Birisi bundan tam 1 sene önce yaşadığımız, 2 tane üst üste 9 şiddetindeki deprem neticesinde ortaya çıkan hasarları gidermek. İkincisi de Allah korusun Marmara’da olabilecek bir depremden dolayı, şehirlerimizin yeniden güçlü ve dirençli hale getirilmesi meselesi. Değerli kardeşlerim, hatırlarsınız çok geçmedi 1 sene 1 ay kadar oldu. 04.17’de ve gündüz saat 13.00 civarında 2 tane, 3 dakika kadar süren çok şiddetli 2 depremle sarsıldık. Bu depremden etkilenen il sayısı 18’i buldu. Zarar gören insanlarımızın sayısı tam 14 milyon. Yıkılan, tahrip olan konutlarımız, dükkanlarımız, iş yerlerimizin sayısı ise 850 bin. Dile kolay maddi hasar 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasarı mı soruyorsunuz? Onu tarif edecek bir alet, bir ölçü, daha dünyada ortaya çıkmadı. Şimdi evleri inşa ediyoruz. Çay içmeye davet ettiklerinde, evlerine çıkıp oturuyoruz. Sohbet başlıyor, haliyle dönüyor dolaşıyor mesele deprem gecesine geliyor. Sorduğumuzda herkesi bir duygu seli alıyor. Gözyaşları adeta pınar oluyor. ‘Ben eşimi, çocuğumu kaybettim’ diyenler mi istersiniz, ‘Bana evi, lütfen şu mezarlığın tam karşısından verin. Bütün evlatlarım orada yatıyor’ diyen anneleri mi sorarsınız? O kadar büyük bir acı ki hala dürtmeye devam ediyor. Ama biz de büyük bir milletiz. Gece 04.17’den itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız ayakta. Telefonla olayı anladıktan sonra bütün bakan arkadaşlarımızı oraya gönderdi. Bütün bakanlarımız oradaydı. Değerli Mustafa Varank şahitler. Valilerimiz, kaymakamlarımız, AFAD görevlileri, naçizane ben de o dönemde AK Parti’de yerel yönetimlerden sorumluyum. Bin 390 belediyeden 810 tanesi AK Parti’li. Cumhur İttifakımıza ait 235 tane Milliyetçi Hareket Partili belediye var. Allah razı olsun. Onlarla da bir araya geldik. Binden fazla belediyemiz, gittiler deprem bölgesinde gece gündüz demeden çalıştılar. Alinur Başkanım. Rica ettik Hatay’a gitti. Bakın Hatay Cumhuriyet Halk Partisi’nde biliyorsunuz. Ama en büyük belediyelerimiz, Bursa, Konya, Kocaeli, Denizli ve 100’e yakın belediyemizi de biz Hatay’a gönderdik. Neden, insan, bizim insanımız. Siyasi tercihleri başımızın üstüne. Kime istiyorsa oy versinler, önemli değil. Ama o insanları kurtarmak, o zor günlerinde yanında olmak, bir damla da olsa su vermek insanlığın en büyük göreviydi. Gitti kardeşlerim orada çalıştı.”
‘ONLARA DEPREM TURİSTİ DİYORUZ’
CHP’ye yönelik eleştirilerini Kahramanmaraş merkezli depremler üzerinden sürdüren Özhaseki, “Fakat üzüntüyle söylüyorum. Bütün bir millet ayaktayken, hiç kimse evinde oturup, huzurla akşam bir sıcak çorba içmeden, o depremzede kardeşlerimizi düşünürken, küçücük yavrularımız kumbaralarındaki paraları bozdurup oraya gönderirken, Azerbaycan’dan eski Hacı Muratların üzerine battaniye dizen bir kardeşimiz yola çıkmış ki ben yardım etmeliyim diye. Bu çileler çekilirken, nüfusu milyonlarca olan, konuştuğu zaman büyük büyük konuşan, biraz önceki belediye başkanı, özel jetlerle o bölgeye geldiler. Yanlarında 10-20 tane kamera, 10-20 tane fenomenler, sosyal medyacılar, selfieler çekindiler, bırakıp gittiler. Onlara da deprem turisti diyoruz. Resmen deprem turistiydi onlar da. Allah iyiliklerini versin. Ne diyelim başka diyecek bir şey yok. Bizim işimiz gücümüz hizmet. Hem genelde hem yerelde taş üstüne taş koymaya çalışıyoruz. Bu ülkeyi büyütmeye çalışıyoruz. Bizim tarihe karşı sorumluluğumuz var, misyonumuza karşı sorumluluğumuz var, insanlarımıza karşı borcumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımız da öyle söylüyorlar, ‘İnsan odur ki bıraka bir eser. Eseri olmayanın yerinde yerler eser’. Biz buna inandık ve böyle devam ediyoruz. O günlerde inşaatlara başlarken deprem bölgesinde, bize diyorlardı ki ‘Aceleniz ne, ne oluyor? Durun bakalım daha artçılar var. Ne olur ne olmaz’. Halbuki biz bilim adamlarıyla konuşuyoruz. En sert zeminleri tercih ediyoruz. Alınan tüm önlemlerle birlikte inşaatlara başlıyoruz. O adamlar şimdi, ‘Nerede bu evler, kime vermişler’ vesaire diyorlar. 46 bin tane konutu teslim ettik, 8-10 ay içerisinde. Bu ayın sonuna kadar 75 bini bulacağız. Ve mayıs ayından itibaren de her ay 15-20 bin konutu depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Ev çıkmadığında hüzünlenen, üzülen kardeşlerimize, onlara da diyorum ki bakın hiç merak etmeyin. Öbür ay çıkar, olmazsa diğer ay çıkar. Biz gece gündüz buradayız. ‘Sizler, Recep Tayyip Erdoğan’dan Allah razı olsun deyinceye kadar, sizden Allah razı olsun deyinceye kadar buradayız ve gitmeyeceğiz’ diye de onlara söz veriyoruz” diye konuştu.
‘ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN’
Konuşmasında sözü CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, deprem bölgesiyle ilgili açıklamalarına da getiren Özhaseki, “Allah kimseyi vatan garip etmesin. Kolay değil. Evinizi, yakınlarınızı kaybetmişsiniz. En sevdiklerinizi kaybetmişsiniz. Gidip konteyner kentte kalıyorsunuz. Ne kadar zor. O yüzden önce borcumuzun orada olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki gece gündüz o bölgede hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu arada bizim siyasiler çıkıyorlar. Ana muhalefetin genel başkanı 1 ay kadar oluyor. ‘Nerede yapmışlar ya. Ben hiç görmedim. Yani Recep Tayyip Erdoğan söz verdi. Sonuç sıfır sıfır’ falan gibi tuhaf tuhaf elinde bir tabelayla bir şeyler söylüyor. Bir başka genel başkan çıkmış diyor ki, ‘Ev verdik diyorlar ya. Olsa olsa AKP’lilere vermişlerdir bunlar. Akrabalarına vermişlerdir canım’. Ya Allah sizi ıslah etsin diyorum. Size tek tek şantiyelerimizi göstereyim. Tam şu anda, 110 bin kişilik bir orduyla çalışıyoruz orada. 110 bin kişi. 4 bin 333 köyde köy evleri yapıyoruz. Hem de çelikten. Çelikten evler yapıyoruz. Şehirlerin meydanlarını inşa ediyoruz. Hadi gelin sizi gezdireyim. Göstereyim tek tek. Yanınıza düşeyim. Hayır kimse gelmiyor. Nasrettin Hoca’ya demişler ki, ‘Adam olmanın yolu nedir? Kulaktır oğlum’ demiş. ‘Ya hocam nasıl laf öyle?’ Demiş ki, ‘Evladım, karşındaki ne diyorsa can kulağıyla dinleyeceksin. Önce onu bir anlayacaksın. Bu çok önemli bir şey. Bir de konuşurken ne söylüyorsun, onu da kulağın duyacak.’ Ya bizimkiler ne söyleneni anlıyorlar, ne kulakları duyuyor. Garip bir haldeler. Allah iyiliklerini versin ya. Diyecek başka bir şey yok onlara” ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜK BİR TEHDİT VE BELA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğiyle ilgili de konuşan Bakan Mehmet Özhaseki, “Bilim adamları diyorlar ki, dünyada son yüzyılda ısı 1,1 derece arttı. Akdeniz Havzasında 1,5 derece arttı. Allah korusun bu 2 dereceye çıkarsa işte kriz de o zaman başlar. Göçler o zaman başlar. Çünkü Türk milletinin bile Orta Asya’dan çıkmasının bir sebebi, evet güvenlik de vardır bu işin içerisinde ama. Çölleşmedir, tarım alamamadır, verim alamamadır. O yüzdendir ki büyük bir tehditle ve bela ile de karşı karşıyayız. Bunun sebebi ise özellikle sanayi devriminden sonra çok üretmemiz, sonra çok tüketmemiz, çok tükettikten sonra da çok kirletmemizdir. Toprağı, suyu, havayı kirletmemizdir. En büyük sebep bu. Cenabıallah evreni ve dünyayı içerisinde bir denge ile yaratmış. Ne fazladan, ne eksik bir şey var. Fakat biz gelip çok kirletip, her tarafı tahrip edip, bu dengeyi bozunca işte karşımıza bir sürü belalar çıkıyor. Heyelan çıkıyor, kuraklık çıkıyor, seller geliyor. Yangınlar bir taraftan başlıyor. Müsilaj oluyor. Ve geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde binden fazla bir bela ile de Türkiye karşı karşıya kaldı. Merkezdeki dengeleri bozmamak lazım. Bu anlamda Türkiye de büyük bir mücadele veriyor. Bir taraftan Paris İklim Anlaşması’na taraf olduk, bir taraftan 2040 yılına kadar kirletme oranımızı yüzde 41 geriye çekeceğimizle ilgili söz verdik. İklim Kanunu hazırlıyoruz, uluslararası anlaşmalara tarafız, bir taraftan da yeşili arttırmaya çalışıyoruz. Cenabıhak bile cenneti tarif ederken yeşilliklerden, bağlardan, bahçelerden, altından ırmaklar akan güzel yerlerden bahsediyor. Demek ki dünyayı güzelleştirmenin de bir yolu bu. Bizim de millet bahçesi projemiz var. 500’den fazla. 234 tanesini bitirdik. Hedefimiz 100 milyon metrekare yeşil alan oluşturmak. Cumhurbaşkanımız öyle hedef koydu” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine, ‘100 milyon metrekare yeşil alan hedefi’ verdiğini ve projeleri yakından takip ettiğini hatırlatan Özhaseki, şöyle konuştu:
“Zaten Cumhurbaşkanımızla çalışıyorsanız uykuyu bir kere unutacaksınız. ‘Ben biraz birkaç gün tatile gitsem mi’ falan gibi bir lafı unutacaksınız. Gece 3’te telefonunuz çalabilir. Pazar günü, ‘Sen neredesin?’ diye sorabilir. Mustafa Varank Bakanım senelerce de arkadaşlık yaptı. Yanında ona yardımcı oldu. Bu işlere de şahittir. O hedefler koyar. Bu hedef bittiğinde de kolay kolay, ‘Tamam, iyi olmuş’ falan demez. ‘Öbürü ne oldu?’ der. Öyle bir çalışma hastası. Biz de onun yol arkadaşıyız. Onun koyduğu hedefler doğrultusunda sonuna kadar koşturuyoruz. O bize, ‘100 milyon metrekare yeşil alan yapacaksınız’ dedi. Şu anda 78-80’e yaklaştık değerli bakanım. Ve 234 tanesini açtık. 250’den fazlasının inşaatlarda devam ediyor. Bursa’mızda da 3 milyon metrekareden fazla. Bizim bakanlık olarak desteklediğimiz, yapmaya çalıştığımız da neredeyse 2,5 milyon metrekare civarında. 5 tanesini açtık. 2 tanesi bitti ama açılış için bekliyor. 3 tanesi de şu anda inşaatları devam ediyor veya proje safhasında.”
‘SIFIR ATIK PROJESİ’NDEN 96 MİLYAR LİRA GELİR ELDE ETTİK’
Emine Erdoğan’ın liderliğinde sürdürülen Sıfır Atık Projesinin de devam ettiğini vurgulayan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bir taraftan da sıfır atık gibi bir markayı dünyaya kazandırdık. Emine Erdoğan Hanımefendi sağ olsun bu işin liderliğini üstlendi. Takip ediyor yakından. Onun takip ettiği işte şu, önce evlerimizde ayrıştırıyoruz atıklarımızı. Sonra onu ekonomiye kazandırıyoruz. Ve kalan organik atıkları da gübreye çeviriyoruz. Sıfır atık olur mu, evet oluyor, aynen böyle. Bunu dünya kabul etti. Zaten Danışma Kurulu Başkanlığına Emine Hanımefendi seçildi. Birleşmiş Milletler düzeyinde. 31 Mart da Dünya Sıfır Atık Günü ilan edildi. Bizim Türkiye’nin, dünyaya kazandırmış olduğu bir marka oldu. Bunu yaparak, biz 2023 senesi sonunda Türkiye’deki tüm atıkların, çöplerin yüzde 35’ini geri kazandık. Bundan elde ettiğimiz gelir 96 milyar lira. Arkadaşlar çöp diyerek dışarı attığımız her şey bir değer. Eğer evlerimize gerçekten hanımefendiler, kağıtları ayrı bir poşete, camları, şişeleri ayrı bir poşete, petleri ayrı bir poşete, organik atıkları ayrı poşete koyarak, bizim belediye görevlilerine teslim ederse, onların müthiş bir geri dönüşümü oluyor. Seçimlerden sonra biz bakanlık olarak o poşetleri dağıtacağız. Tüm belediyelerimize biz dağıtacağız. Onlar da evlere verecekler. Evlerde inşallah hanım kardeşlerimiz atıkları bundan sonra ayrıştırarak koyacaklar. Ve onlar da ekonomiye kazandıracağız. Dediğim gibi geçtiğimiz yıllarda elde ettiğimiz gelir 96 milyar lira. Sadece kağıt atıklardan dolayı, 432 milyon ağaç kesilmekten kurtuldu” diye konuştu.